Borsa
Haftalar süren belirsizlik ve artan gümrük vergilerinin ardından, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında, gümrük vergilerinde geçici olarak %115 oranında indirime gidilmesini öngören bir anlaşmaya varıldı. Bu anlaşma, 2018 yılında başlayan ve son yıllara damgasını vuran ticaret savaşından bu yana verilen ilk önemli "gümrük vergisi molası" niteliğini taşıyor.
Buna göre, ABD'nin Çin mallarına uyguladığı gümrük vergisi %145'ten %30'a düşürülürken, Çin de ABD mallarına uyguladığı vergiyi %125'ten %10'a indirecek. Bu uygulama 14 Mayıs Çarşamba günü yürürlüğe girecek ve iki ülke arasında ticaret ilişkilerinin iyileştirilmesi için üç aylık bir zaman tanıyacak.
Başkan Donald Trump, anlaşmayı övgüyle karşılarken, Çin pazarına erişimin genişletilmesine dikkat çekti. Çinli yetkililer ise, ABD ürünlerine yönelik bazı tarife dışı kısıtlamaları askıya alacaklarını veya tamamen kaldıracaklarını taahhüt etti.
Donald Trump’ın 2 Nisan 2025’te “Kurtuluş Günü” ilan etmesinden bu yana, ticari gerilim tırmanmaya devam etti. Tüm ithalatlara %10 oranında evrensel bir gümrük vergisi getirilmesinin yanı sıra, Avrupa Birliği, Meksika, Kanada ve Çin dahil olmak üzere 60 ülkeye ek vergiler uygulanmaya başlandı.
Örneğin, otomobil ve imalat sanayisinin önemli tedarikçileri olan Meksika ve Kanada’nın ABD’ye ihracatında %25 oranında vergi uygulanırken, Avrupa Birliği’ne yönelik gümrük vergileri %20 oranında artırıldı.
Bu tüm gümrük vergisi savaşının ardındaki temel fikir neydi?
Amaç, ülkeleri ABD'den daha fazla ithalat yapmaya, yani daha fazla mal satın almaya zorlamaktı. Böylece, yıllık 1.2 trilyon doların üzerinde açık veren dış ticaret dengesini kapatmak hedefleniyordu.
Çin ile varılan mevcut “gümrük vergisi molası” sonrasında, ABD’li iş insanı tarafından dünya genelinde uygulamaya konulan neredeyse tüm tarifeler ortadan kaldırılmış durumda. Bu önlem geçici olsa da, iki güç arasında ticari ilişkilerin istikrara kavuşması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Ancak, bazı kilit sektörlerde yüksek vergiler hâlâ yürürlükte. Örneğin, ABD; otomobiller, çelik ve alüminyum ürünlerinde %25 oranında gümrük vergisini sürdürmekte. Ayrıca, ilaç sanayisine yönelik yeni vergilerin getirilmesi de gündemde.
Beklendiği gibi, ABD ile Çin arasındaki geçici gümrük vergisi indirimi anlaşması haberi, küresel finans piyasalarında olumlu bir zincirleme etki yarattı.
Buna bağlı olarak, Çin pazarına güçlü şekilde bağlı olan teknoloji hisseleri Apple (AAPL), Nvidia (NVDA) ve Tesla (TSLA) yükselişe öncülük etti. Bu hisseler sırasıyla %6,3, %6,35 ve %6,75 oranında değer kazandı. Bu artış, gümrük vergisi baskısının azalacağı ve ekonomik görünümün iyileşeceği beklentisiyle gerçekleşti.
İşte bu borsa yükselişlerinden faydalanmak isteyenler için, bu endekslere bağlı bazı ETF’ler (Borsa Yatırım Fonları) ilginizi çekebilir:
ETF'ler | Ticker | 3 Yıllık Değer Artışı | |||
Vanguard S&P 500 UCITS ETF (EUR) | VUSA | +43% | |||
Xtrackers MSCI Europe UCITS ETF 1C | XMEU | +39% | |||
iShares MSCI China UCITS ETF USD (Acc) | ICGA | +21% |
ETF'ler | Ticker | 3 Yıllık Değer Artışı |
Vanguard S&P 500 UCITS ETF (EUR) | VUSA | +43% |
Xtrackers MSCI Europe UCITS ETF 1C | XMEU | +39% |
iShares MSCI China UCITS ETF USD (Acc) | ICGA | +21% |
Bu arada, sabit getirili menkul kıymetler cephesinde, 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin getirisi yükselerek yaklaşık %4,5 seviyesine ulaştı. Amerikan ekonomisine ve genel olarak küresel ekonomiye dair ticaret ve büyüme beklentilerindeki belirgin iyileşme nedeniyle, ABD tahvilleri daha yüksek getiri sunmak zorunda kaldı.
Sonuçta, “risksiz getiri” olarak kabul edilen ABD tahvilleri, diğer hisse senedi varlıklarıyla kârlılık açısından rekabet hâlinde. Dolayısıyla, kurumsal ve ekonomik büyümede belirgin bir iyileşme beklentisi varsa ve Hazine daha fazla ABD borcu ihraç etmek istiyorsa, bunun için daha yüksek getiri sunmak zorunda kalacaktır.
Her ne kadar piyasalarda bir coşku havası hâkim olsa da, analistler bu anlaşmanın sadece geçici, 90 günlük bir çözüm olduğuna dikkat çekiyor. Otomobiller, çelik, alüminyum gibi kilit ürünlere ve ilaç sektörüne yönelik gümrük vergileri hâlâ yürürlükte. Ayrıca, bu üç aylık ticaret ateşkesi sonrasında görece serbest bir ticaret ortamının devam edeceğine dair hiçbir garanti bulunmuyor.
Her şeyden önce, ister askerî, ister ekonomik, isterse ticari olsun, herhangi bir savaşta gerçekte kazanan taraf yoktur; sadece az ya da çok zarar gören mağdurlar vardır.
Örneğin, ticari ilişkiler çerçevesinde bir gümrük vergisi savaşı, taraflara yalnızca ek maliyetler ve enflasyon yükler. Oysa ülkelerin, rekabet avantajı sağladıkları alanlara odaklanarak uzmanlaştığı serbest ticaret sisteminde herkes kazanır; çünkü kaynaklar daha verimli kullanılır ve küresel ekonomik refah desteklenmiş olur.
Bu bağlamda, uzun yıllar süren gerilim ve korumacı politikaların ardından, ABD ile Çin arasında gümrük vergilerini %115 oranında düşürmeyi öngören anlaşma bir nebze rahatlama getirmiş gibi görünse de, bu durumun her iki taraf için de kesin bir zafer olup olmadığını söylemek için henüz erken. Şu an için bu anlaşma, dünyanın iki en büyük ekonomisi arasında bir tür “beraberlik” durumu olarak değerlendirilebilir.
Bununla birlikte, çok net konuşmak gerekirse, Başkan Trump’ın bir miktar geri adım attığı söylenebilir. Zira sadece birkaç hafta önce ABD Başkanı, Çin her vergi artırdığında buna misliyle karşılık vereceğini açıkça belirtmişti—ki bu şekilde davranıyordu da. Ancak nihayetinde, Çin’in %0'dan %10'a vergi artırmasına müsaade etmiş olması, Trump’ın geri adım attığını düşündürüyor.
Yine de, bu geçici gümrük vergisi molasının yalnızca Çin ile ABD arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeye yönelik bir ara adım olduğunu söylemek mümkün. Kimlerin kazandığını ya da kaybettiğini net biçimde belirlemek için bu anlaşmanın nasıl ilerleyeceğini görmek gerekiyor. Nihai bir mutabakat ya da çatışma noktası ortaya çıktığında, bu ticaret savaşının gerçek kazananları ve kaybedenleri de daha net anlaşılacaktır.
Sonuç olarak, ABD ile Çin arasında varılan bu gümrük vergisi molası olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu ticari ilişkilerin nasıl evrileceğini ve vergi indirimi anlaşmasının iki ülkenin davranışlarını önümüzdeki aylarda nasıl etkileyeceğini dikkatle izlemek gerekecek. Gerçek kazananları ve kaybedenleri ancak o zaman açıkça görmek mümkün olacaktır.