Temel Analiz / Değer
Borçlanma oranı, öz kaynaklar ve likidite değerlendirmesi şirketlerin mali ve finansal gücünü ölçmek için sıklıkla kullanılan kavramlardır. Bu oranlar ve formüller aracılığıyla temel analiz yaparak kârlı şirketler bulunabilir.
Bu makalede, "Borçlanma oranı nedir?", "Borçlanma, Likidite ve Ödeme Gücü oranları arasında ne tür farklar vardır?" sorularına cevap arayarak temel analizde sıklıkla kullanılan formüllere ve yorumlarına göz atacağız.
Borçlanma, bir şirketin kendi varlıklarına kıyasla ne kadar yabancı finansman oranına sahip olduğunu analiz etmeyi sağlar. Bu, bir işletmenin kendi kaynaklarına kıyasla toplam borç yüzdesini temsil eden bir matematiksel orandır.
EAE Business School'dan Profesör Juan Carlos Higueras, bu oranı çoğu kişinin karşılaştığı çok yaygın bir durumla karşılaştırarak çok iyi bir şekilde açıklar: Bir konutu ipotek ile satın aldığınızda borçlanma oranı, ipotekli konutun değerinin yüzdesidir. Eğer banka bize konutun değerinin %80'i için bir ipotek verirse, borçlanmamız %80'dir.
Bu nedenle borçlanma oranı, bir şirketin varlıklarının ne kadarının borç ile finanse edildiğini belirlemek için kullanılır. Bu şekilde, şirketin kendi dış finansmanı ve kendi kaynakları hakkında bilgi sahibi olunur. Ayrıca, şirketin nasıl finanse edildiği ve ne kadar borç kullandığı hakkında net bir genel bakış sağlar.
Tüm bunlar ışığında borçlanma oranları bize bir şirketin finansal yapısını analiz etme imkanı verir. Bu oranları, bir şirketin ne kadar borcu olduğunu ve bu borcun diğer finansal değerlerle (varlıklar, kârlar vb.) ilişkisini belirlemek için kullanırız. Bu şekilde, finansal riskleri öngörebilir, faiz ödemelerini karşılamak için zorlukları ve hatta bir şirketin yatırım yapmak için çok yüksek bir borç düzeyine sahip olup olmadığını değerlendirebiliriz.
👉 Bir şirketin borçlanma seviyesini bilmek, şirket hakkında temel analiz yöntemiyle bir değerlendirme yapmak için şarttır. Peki, temel analiz nasıl yapılır? Bu sorunun cevabı için makaleye göz atabilirsiniz: Borsada Temel Analiz: Oranlar, Yöntemler ve Şirket Türleri
Bu üç kavram bazen birbirine karıştırılabilir fakat bu kavramları ayırt etmek önemlidir:
Bu makalenin ilerleyen kısımlarında bu oranların formüllerine ve nasıl yorumlanacağına odaklanacağız. Bu oranların hiçbiri diğerinden daha iyi değildir ve belki de analiz yaparken hepsini göz önünde bulundurmak gerekmeyebilir. Ancak hepsi bir şirketin borçlanma seviyesi hakkında bize genel bir çerçeve sunar.
Bir şirketin ait olduğu sektöre göre, bir oranda yüksek bir değer aşırı kabul edilebilir veya edilmeyebilir. Bu nedenle bir şirketin ait olduğu sektör, borçlanma oranlarını analiz ederken her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Borçlanma oranı, alacaklılar tarafından sağlanan sermaye (borç = debt) ile hissedarlar tarafından sağlanan sermaye (öz sermaye = equity) arasındaki ilişkiyi ölçer. Borçlanma oranının formülü şu şekildedir:
Bu oran, bir şirketin finansal kaldıraç kullanma durumunu basit bir şekilde gösteren bir araçtır. Yani borçlanma oranı, şirketin operasyonlarını finanse etmek için borçlanmayı ne ölçüde kullandığına dair bir fikir verir ve şu şekilde yorumlanabilir:
Bu oran, bir şirketin borcunu varlıklarıyla kıyaslayan bir orandır. Bu sayede farklı şirketler arasında finansal kaldıraç karşılaştırmaları yapılabilir. Net borç ile toplam varlık arasındaki ilişki ne kadar büyük olursa finansal kaldıraç ve dolayısıyla finansal risk o kadar büyük olur.
Bu oran, genellikle bir şirketin sermaye yapısını ölçmek için kullanılan bir araçtır.
Bu oran, şirketin borcunu karşılamak için yeterli kaynakları üretme yeteneğini ölçer. İşte faiz karşılama formülü:
Bu oran, daha yüksek pozitif değerler elde ettikçe şirketin faiz maliyetini karşılamak için kapasitesi o kadar artar.
Ödeme gücü oranı, bir şirketin ödeme yükümlülüklerini karşılamak için kapasitesini ölçer. Bu gösterge, borcun kendi varlıklarıyla ne kadarının garanti altına alındığını ifade eder. Ancak bu, alacaklının belirtilen zamanda tahsilat yapacağını garanti etmez. Diğer bir ifadeyle tahsilatta yaşanabilecek potansiyel gecikmeler likidite sorunlarını ortaya çıkabilir.
Ve bunun yorumu hakkında:
Şirketin faaliyetlerini sürdürebilmek için minimum düzeyde envanter ihtiyacı vardır. Bu nedenle, bir şirketin anlık likiditesini belirlemek için asit oranını kullanırız. Yani bu oran, bir şirketin kısa vadeli likidite seviyesini gösteren bir göstergedir.
Asit-test oranının yorumu şu şekildedir:
Bu oran, şirketin kısa vadeli borçlarına karşı durabilme yeteneğini görmek için kullanılır. Cari oran formülü aşağıdaki gibidir:
Cari oran şu şekilde yorumlanır:
Şirketin FAVÖK (faizler, vergiler, amortismanlar ve itfa öncesi kâr) oluşturma yeteneğine bağlı olarak finansal borcunu ödeme kapasitesini ölçer. Hem toplam finansal borç hem de net finansal borç verileri üzerinden ölçülebilir.
Bu oran, şirketin finansal sağlığını gösterir. Oranın değeri ne kadar düşük olursa, şirketin borcunu ödeme konusunda o kadar az problemi olur.
Kuşkusuz, gördüğümüz farklı borçlanma oranları, bir şirketin finansal durumunu değerlendirmek için hayati öneme sahiptir. Ancak, bizim temel analizimiz burada kalmamalı ve daha ileri gitmelidir.
Aslında, bir şirketin ödeme gücünü değerlendirirken borçlanma oranının yanı sıra diğer oranları ve göstergeleri dikkate almanın önemli olduğu birkaç neden vardır. Ana nedenlerden biri, borçlanma oranının şirketin mali durumuna ilişkin sadece kısmi bir görünüm sağlamasıdır. Örneğin, borçlanma oranı şirketin performansını veya gelecekte gelir ve kâr üretme yeteneğini dikkate almaz.
Sonuç olarak, hisse başına kârı göz ardı etmeden Fiyat/Kazanç Oranı, Firma Değeri (FD)/ FAVÖK veya Serbest Nakit Akışı gibi diğer şirket değerleme oranlarını da hesaplamalıyız.
Borçlanma oranını tek başına dikkate almanın sorun oluşturabileceği bir diğer nokta ise bu oranın belirli durumlarda bir şirketin ödeme gücü hakkında yanıltıcı bir görüntü verebileceğidir. Örneğin, şirketin yüksek miktarda sabit varlıkları varsa borçlarını ödeme konusunda zorluk çekse bile borçlanma oranı düşük olabilir.
Özetle, borçlanma oranı, bir şirketin ödeme gücünü değerlendirmek için önemli bir ölçüttür ancak göz atılması gereken tek oran değildir. Şirketin mali durumuna tam bir değerlendirme yapabilmek için diğer oranları, gelir ve performans göstergelerini dikkate almak önemlidir.
Yatırım yapmadan önce, sermayemizi yatırmak istediğimiz şey hakkında iyi bir bilgiye sahip olmak önemlidir. Bu yüzden, bir yatırım yapmadan önce ilgilendiğimiz şirketleri değerlendirebilmek, başarı olasılığını artırmak için hayati önem taşır.
Bunun için aşağıdaki makalelerimiz de ilginizi çekebilir:
👉Temel Oranlar ile Bir Şirket Nasıl Analiz Edilir?
👉Borsa Yatırımı Yapılacak Şirketler Nasıl Seçilir?
👉Şirket Değerleme Oranları: Ne Anlama Gelir ve Nasıl Hesaplanır?