Borsa
Bir ülkede, önemli sayıda mal ve hizmeti kapsayan fiyatlar genel seviyesinin belirli bir dönem boyunca sürekli olarak artmasına enflasyon adı verilir.
Paranın satın alma gücünün azalması anlamına gelen ve TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) ile ölçülen enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin düşmesi anlamına gelen deflasyonun tam tersi bir olgudur.
Nedenlerine göre:
Hızına ve büyüklüğüne göre:
Enflasyonun çok çeşitli nedenleri olabilir:
*Bu noktada, her ekonomi okulunun enflasyonla ilgili farklı bir yaklaşıma sahip olduğunu belirtmeliyiz. Örneğin, Avusturya okulu, enflasyonun, piyasada bollaşan paranın, miktarı değişmeyen mal ve hizmete erişmeye çalıştığını yansıttığını savunur.
Enflasyonun yol açtığı sonuçlar:
Merkez bankaları veya para otoriteleri genellikle enflasyonla başa çıkmak için hem politika faizi gibi geleneksel , hem de swaplar gibi geleneksel olmayan para politikası araçlarını kullanır. Parasal tabanı daraltmak ve dolaşımdaki mevcut para miktarını azaltmak amacıyla sıkı para politikası uygulanır. Bu politikalar talebi frenler dolayısıyla da enflasyonist baskıları azaltır.
Sıkı para politikası sonucunda talebin ve tüketimin yavaşlaması ekonominin büyüme hızını da yavaşlatabilir.
Bu anlamda, temel olarak enflasyonu kontrol altına alınması hedefi etrafında yoğunlaşan merkez bankalarının, aynı zamanda GSYİH‘nın büyüme oranı ve döviz kuru gibi diğer göstergeleri de izlediklerini unutmamalıyız. Bütün bu politikalar ülkelerin durumuna ve para otoritelerinin çalışma şekline göre değişiklik gösterir.
Çok basit bir şekilde açıklamak gerekirse, enflasyon genellikle TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) baz alınarak hesaplanır. Bu gösterge, bir ailenin düzenli olarak tükettiği ürünlerden oluşan ortalama bir temel sepet kullanır. Her mal veya hizmetin sepet içinde belirli bir ağırlığı vardır ve bu ağırlıklar belirli aralıklarla gözden geçirilir.
Her dönem, bu sepete dayanarak endeks oluşturulur ve bu endeks değerindeki değişim enflasyon olarak hesaplanır. Analiz Hesaplamada enflasyonun ölçüleceği dönemin endeks değerinin karşılaştırılacak dönemin endeks değerine göre değişimi esas alınır.
Bir yıllık bir dönemi inceliyorsak, TÜFE verisi bir önceki yılın verisiyle karşılaştırılır. Bir çeyreklik bir dönemi inceliyorsak, incelediğimiz dönemin endeks değerini bir önceki yılın aynı çeyreğinin endeks değeriyle karşılaştırmamız gerekiyor. Örneğin, 2021 yılının ikinci çeyreği ile 2020'nin ikinci çeyreğinin endeks değerleri karşılaştırılır. Bunun nedeni, bazı ürünlerin fiyatlarını etkileyen mevsimsel faktörlerin bulunmasıdır.
Fiyat dalgalanmalarının daha fazla olduğu dolayısıyla enflasyon hesaplamasında yanıltıcı olabilecek mal ve hizmet grupları hariç tutularak hesaplanan enflasyondur. Çekirdek enflasyon hesaplamasına dahil edilmeyen kategoriler arasında, kolay bozulabilen gıdalar, enerji ve yakıt bulunur. Konut, ulaşım, eğlence vb. tüm diğer kategoriler çekirdek enflasyon hesaplamasına dahil edilir.
Burada önemli olan, çekirdek enflasyonun geçici olmayan fiyat değişikliklerini daha doğru bir şekilde yansıtmasıdır. Bu sayede, ülkedeki para politikasının etkinliği daha doğru bir şekilde belirlenebilir.
Örneğin yakıtı ele alırsak, özellikle petrol fiyatının jeopolitik faktörlere bağlı olarak çok hızlı bir şekilde değişebileceğini hatırlayalım. Aynı şekilde, olumsuz hava koşullarının bazı gıdaların arzını etkileyebileceğini biliyoruz.
Bütün bunları göz önüne aldığımızda, çekirdek enflasyonun, genel enflasyondan farklı olarak, iç taleple ve tüketicilerin beklentileriyle daha çok bağlantılı olduğu sonucunu çıkarabiliriz.
Özellikle satın alma gücü kaybı bağlamında enflasyonun yarattığı sonuçlara değindik. Ancak, bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız, eğer enflasyon kötüyse merkez bankaları neden pozitif enflasyon hedefleri belirler?
Bunu birkaç açıdan açıklamak mümkün. İlk olarak, daha önce belirttiğimiz gibi, enflasyon birçok nedenden dolayı artabilir, bunlardan biri talebin artmasıdır. Yani, ekonomi büyüdüğünde ve ailelerin gelirleri arttığında, bireyler de öngörülebilir şekilde daha fazla mal ve hizmet talep edecekler ve bu durum fiyatların yükselmesi sonucunu doğuracaktır.
Şimdi, bu duruma başka bir perspektiften bakalım, enflasyon yerine deflasyon olsaydı ne olurdu? Tüketici kendi açısından baktığında, yarın fiyatların daha da düşebileceğini düşünecek ve tüketimini erteleyecektir. Toplam tüketimin azalmasına işaret eden bu durum şirketlerin üretimlerini düşürmesine hatta durdurmasına neden olur ve şirketlerin bilançolarına yansır. Bu arzu edilmeyen bir senaryodur.
Düşük ancak istikrarlı bir enflasyonla, paranın sürekli dolaşımı sağlanır. Tüketiciler ekonomik büyümenin sürdürülmesini sağlayacak düzeyde tüketim harcamaları yapmaya devam ederler. Bu arada belirtmek gerekir ki, enflasyon hedeflerini belirlemek, belirsizliği azaltarak şirketlerin orta ve uzun vadede yatırım planları yapmasına olanak sağlar.
İster ekonomik büyümenin bir sonucu olarak değerlendirilsin, isterse üretim hızını sürdürmek için gerekli bir faktör olarak algılansın, enflasyonun, yani, belirli bir fiyat artışının, beklenebilir ve hatta arzu edilebilir olduğu konusunda örtülü bir fikir birliği olduğu anlaşılıyor. Burada önemli olan, enflasyonun, yukarıda değindiğimiz zararlarından dolayı çok yüksek seviyelere ulaşmamasıdır.