Borsa
Borsada çok çeşitli uzun vadeli yatırım stratejileri mevcuttur. Bu makalede, Warren Buffett, Piotroski skoru, CAN SLIM, Greenblatt'ın sihirli formül stratejisi, Templeton Kuralları ve Harry Browne Kalıcı Portföy Stratejisi gibi en önde gelen uzun vadeli yatırımlar ve stratejilere odaklanacağız:.
Kısa vadeli yatırım veya uzun vadeli yatırım. Borsada yatırım yapan, yapmış veya yapacak olan herkes, yatırımlarını ellerinde tutacakları süreyle ilgili bir karar verme sürecinden geçer.
Bazı yatırımcılar, teknik analizden destek alarak kısa vadeli, yani bir yıldan daha kısa süreli yatırım yapmayı tercih ederken bazıları ise uzun vadeli, yani kar elde etmek için on yıl veya çok daha uzun süre beklemeyi yeğleyen, temel analize dayalı stratejilerle yatırım yapmayı tercih eder.
Kısa, orta ve uzun vadenin ne kadarlık bir süreyi kapsadığına dair kesin bir kabul yoktur: her yatırımcı, hedeflerine bağlı olarak kısa veya orta vade süresini kendisine göre belirler (bazıları için kısa vade birkaç gün olabilirken, başkaları için bu süre birkaç yıl olabilir).
Yaklaşık olarak 1 yıla kadar olan yatırımlar kısa vadeli yatırımlar olarak kabul edilirken, uzun vadeli yatırımın kapsadığı süre ile ilgili belirlenmiş bir alt sınır yoktur. Bazıları 5 yılı aşan yatırımların orta vadeden uzun vadeye geçtiğini iddia ederken, diğerleri bu eşiğin yatırımın yapıldığı tarihten itibaren 10 yıl sonra olduğunu ifade ediyorlar. Genel bir kural olarak, uzun vadeli yatırım kararı verirken kafanız daha rahattır, her dakika bir karar vermeniz gerekmez ve bir aksiyon almadan önce günlerce düşünme lüksünüz vardır.
Borsada yatırım yapmak tamamen bireysel bir konudur: bir yatırımcının fırsat olarak gördüğü bir yatırım için başka bir yatırımcı tam tersini düşünebilir. Bu yüzden, her yatırımcı, bir hisseyi değerlendirirken kendisi için en önemli olduğunu düşündüğü faktörlere ve ne derece risk almaktan kaçındığı veya risk almaya meyilli olduğuna bağlı olarak kendi stratejisini uygular. Bu nedenle, uzun vadeli yatırımlarda bir şirketin değerini belirlemek ve hisselerini satın almak için uygun zaman olup olmadığına karar vermeye yönelik birçok teori veya teknik mevcuttur.
Aşağıda, uzun vadeli yatırım stratejilerinden bazılarını analiz edeceğiz:
Muhtemelen tüm zamanların en iyi yatırımcısı olan Warren Buffett'ın, Benjamin Graham'ın en iyi öğrencisi olduğu kabul edilir. Warren Buffett genellikle uzun vadeli yatırımlar yapar ve yatırım kararlarının tümü "değer yatırımı" (value investing) ilkesine dayalıdır. Warren Buffett'in yatırımlarının temelini oluşturan ana ilkeler:
Güvenlik marjı, yatırımların riskini azaltmak ve karlılığını artırmak için esastır. Bunun yanı sıra, güvenlik marjı yatırımların gelecekteki karlılığını da etkiler, bir yatırımın güvenlik marjı ne kadar yüksek olursa gelecekteki karlılığı da o kadar yüksek olacak demektir.
Warren Buffett ayrıca yatırımlarını yaparken bir dizi temel şartı da yerine getirir:
Yatırımcının uzun vadeli yatırım için en iyi seçenekleri analiz etmesine olanak sağlayan Piotroski Skoru, bir şirketin kalitesini, değer yatırımı (value investing) yaklaşımı ile değerlendirme yöntemdir. Joseph Piotroski tarafından yayınlanan bu yöntemin 9 kriteri vardır. Piotroski Skoru analizi için gerekli bilgiler hem gelir tablosundan hem de bilançodan alınabilir.
Şirkete uyduğu her kriter için bir puan verilir. Bir şirketin alabileceği maksimum puan 9'dur ve maksimum puanı alan şirket mükemmel şirket olarak kabul edilir.
Kuşkusuz 9 puan alabilen şirketleri bulabilmek oldukça zor olacağı için Joseph Piotroski, 7 ve daha yüksek puan alan şirketlerin menkul kıymet portföyüne eklenebileceğini öngörüyor . Şirketin durumu kötüleşirse, puanı da düşer; eğer 7 puanlık eşiğin altına düşerse, bu şirketin menkul değerlerinin satılması gerekir.
Piotroski Skorunun 9 kriteri:
Investors Business Daily'nin editörü William O'Neil tarafından geliştirilen CAN SLIM yaklaşımı, hisse seçimi, alımı ve satışı ile ilgili bir sistemdir, Bu sistemin, genellikle uzun vadeli yatırımlarda daha başarılı olduğu kabul edilir. CAN SLIM adı bu yatırım stratejisinin dayandığı kriterlerin baş harflerinden oluşur.
C = Current earnings (Cari kazançlar). Sadece son çeyrekteki hisse başına karı (EPS) bir önceki yıla göre artış gösteren hisseler satın alınmalıdır.
A = Annual earnings (Yıllık kazançlar). Seçilecek şirketin Hisse Başına Karının (EPS), son beş yıl boyunca yüksek sayılabilecek bir yıllık büyüme kaydetmiş olması gerekir.
N = New (Yeni). O'Neil, değişim geçirmiş şirketin iyi olduğuna inanır. Değişimden kastedilen, şirket yönetimine yeni bir ekibinin atanması, yeni bir ürünün piyasaya sürülmesi, şirketin kendisini yeni bir pazarda konumlandırması veya hisse fiyatının yeni bir rekor kaydetmesi gibi gelişmelerdir.
S = Supply and Demand (Arz ve Talep). Burada S, arz ve talebi temsil eder. CAN SLIM yöntemindeki arz ve talep analizinde, dolaşımdaki hisselerinin sayısı görece az olan küçük bir şirketin, olağanüstü karlar sağlamasının daha kolay olduğu savunulur.
L = Leader or Laggard (Lider veya Geriden Gelen). Piyasadaki lider şirketlerle geriden gelenleri ayırt etmek hayati önem taşır. Her sektörde, hissedarlarına büyük karlar sağlayan şirketler ve bunların gerisinde kalan şirketler vardır. Bir şirket, sektördeki diğer şirketlerle aynı ürünü üretiyor ve aynı iş modelini uyguluyormuş gibi görünebilir, ancak hisseleri ucuz göründüğü veya bize sempatik geldiği için bu şirkette yatırım yapmamalıyız. Ucuz hisselerin ucuz olmalarının bir nedeni vardır ve bu genellikle piyasanın gerisinde kalmalarından kaynaklanır. Piyasada lider bir şirketin hissesini şimdi satın almak görece daha pahalı olabilir, ancak ilerde buna değecektir.
I = Institutional Sponsorship (Kurumsal Sponsorluk). O'Neil, kurumsal bir sponsoru olan şirketlerin önemini kabul etmektedir. Temelde, bu kriter, bir şirketin herhangi bir kurumsal sponsorunun bulunmamasının bir nedeni olduğu fikrine dayanır. CAN SLIM, en az üç kurumsal sponsoru olan bir şirketin hisselerinin yatırım yapmaya değer olduğunu ileri sürer. Ancak, şirketin hisselerinin büyük bir kısmının bu kurumların mülkiyetinde olması durumunda dikkatli olunmalıdır. CAN SLIM, bir şirketin hisselerinde "aşırı alım" yapılmış olabileceğini ve bu durumda böyle hisselere yatırım yapmak için zamanlamanın uygun olmadığını kabul eder. Bir hissenin çok sayıda kurumsal sahibi varsa, her türlü olumsuz haber bir satış sarmalını tetikleyebilir.
M = Market Direction (Piyasanın Yönü). Yatırım yapılacak hisseler seçilirken, hangi tür bir piyasanın içinde olduğumuzu anlamak önemlidir. Boğa piyasasında yatırım yapmakla ayı piyasasında yatırım yapmak aynı şey değildir. Yatırımcılar piyasanın yönünü doğru algılamazlarsa, trende karşı yatırım yapabilirler dolayısıyla da kazançlarını riske atabilir veya ciddi miktarda paralar kaybedebilirler.
Sir John Templeton, 1947 yılında Franklin Templeton Investments şirketini kurmuştur. Günümüzde Templeton, dünyanın en aklıselim sahibi ve saygın yatırımcılarından biri olarak kabul edilmektedir.
Oranlar ve yüzdelere dayalı kılavuzları esas alan diğer uzun vadeli yatırım stratejilerinin aksine, John Templeton piyasanın davranışını gözlemlemeye dayalı temel ilkeleri esas alır. Templeton kuralları:
"The Little Book that Still Beats the Market" (Piyasayı Altüst Eden Küçük Kitap) adlı ünlü kitabın yazarı Joel Greenblatt, borsada işlem gören bir menkul kıymetin uzun vadede gerçek değerini bulduğunu, kısa vadede ise duygusallığın bu değerin değişmesine yol açabileceğini savunur.
Bu yüzden bu uzun vadeli yatırım stratejisi, aşağıdaki sihirli formülü ile değer yatırımının temellerinden birini oluşturan iyi şirketlerin hisselerinin uygun fiyata bulma ilkesini içerir,:
Sermaye Kazançları: FVÖK (Faiz ve Vergi Öncesi Kar) / (Net İşletme Sermayesi + Net Sabit Varlık)
En bilinen uzun vadeli yatırım stratejilerinden bir diğeri de Kalıcı Portföy (The Permanent Portfolio) adı verilen stratejidir. Bu strateji, her şeyden çok basit, istikrarlı ve güvenli olarak nitelendirilmesi nedeniyle özellikle muhafazakar profildeki yatırımcılara odaklanır.
Bu portföy, her türlü ekonomik duruma uygun dört çeşit varlığı içerir: hisse senetleri, uzun vadeli tahviller, altın ve nakit. Kalıcı Portföy hakkında daha fazla bilgi için Harry Browne kimdir ve Kalıcı Portföy nasıl oluşturulur konulu makaleyi inceleyebilirsiniz.
Gördüğünüz gibi, her biri kendi yaklaşımların dayalı birçok uzun vadeli yatırım teorisi mevcuttur. Bir yatırımcı, bu uzun vadeli yatırım teorilerinden herhangi birini uygulamayı tercih edebilir, ancak burada en önemli nokta, her yatırımcının, hisse senetlerinin değerlendirilmesine ilişkin kendi tercihlerine uyacak şekilde, stratejiyi uyarlaması veya kendi stratejisini uygulamasıdır. Herkesin görüşü farklıdır, bu yüzden de yatırım yaparken herkes kendi düşünce ve ideallerine uygun bir yol izlemelidir.
Yatırımcıların en çok tercih ettiği temel uzun vadeli yatırım stratejilerinden biri olan Değer yatırımı, içsel değeri piyasa fiyatından daha yüksek olan varlıkları satın almaya dayanır. İçsel değerle piyasa fiyatı arasındaki farka "güvenlik marjı" adı verilir.
Yatırımcı, hissenin piyasa fiyatının, içsel değerine, yani "gerçek" değerine ulaşana kadar yükseleceği beklentisiyle hisseyi gerçek değerinin altında bir fiyattan satın alır. Bu tip bir strateji genellikle küçük ve orta ölçekli şirketler için önerilir.
Genellikle büyük şirketlerin hisseleri ile ilgili piyasada çok daha fazla bilgi mevcut olması ve bu hisselerin likiditesinin çok yüksek olması nedeniyle bu hisselerin güvenlik marjları düşük olur, dolayısıyla da uzun vadede bu tip yatırımlardan büyük karlar elde etme olasılığı düşüktür.
Büyüme stratejisi, şirketlerin büyümesine yönelik bir stratejidir. Amacı, yatırımcılarının gelecekte yüksek düzeyde büyüyeceğini düşündüğü belirli şirketleri tespit etmektir. Bu şirketler büyük veya küçük ölçekli olabilir.
Bu strateji, nitel analize ve şirketin faaliyet gösterdiği sektördeki önemi, pazar payı ve potansiyel pazarındaki büyüme tahminleri gibi faktörlere dayalıdır.
Bu stratejinin amacı, uzun vadede büyüme fırsatları vaat eden ve genişlemesi beklenen şirket ve sektörleri tespit etmektir.
Geçmiş aylarda borsada iyi bir performans sergileyen varlıkları satın almayı ve daha sonra bunlardan beklenti tahminleri düşüş eğilimi gösterenleri satmayı amaçlayan Momentum yatırım stratejisi, varlık fiyatlarının hareketinden yararlanmayı hedefler.
Yatırımcılar, bir varlığın değerinin gelecekte nasıl değişebileceğini tarihsel fiyatlarına bakarak öngörebilmelerine yarayan belirli kalıpları tespit etmelerine olanak sağlayan grafiklerden yola çıkarak bu değişimleri teknik analiz araçları ile analiz etmelidirler.
Temettü yatırım stratejisi veya "İngilizce adıyla "DGI" (Dividend Growth Investing) , genellikle karlarının bir kısmını hissedarlarına dağıtan şirketlere yatırım yaparak pasif gelir elde etmeyi hedefler.
Hisse senedi fiyatının ötesinde, temettü ödeyen şirketlere yatırım yapma stratejisi kar payı dağıtan şirketlere odaklıdır. Bu nedenle genellikle uzun yıllardır temettü dağıtan şirketler aranır. Bir örnek vermek gerekirse, ABD piyasasında son 25 yılda temettüleri artış eğilimi gösteren, aralarında McDonald’s, PepsiCo ve daha birçok başka şirketin yer aldığı bir grup büyük şirket bulunuyor.
Hammadde veya emtia yatırımı, altın, ve gümüş satın alma, petrol veya bakırın yanı sıra diğer metaller ve emtiaya yatırım yapmayı hedefleyen bir stratejidir.
Örneğin, petrol sektöründeki bir şirketin veya altın veya bakır çıkaran bir maden şirketinin hisselerini satın alarak veya vadeli işlemler piyasasında emtia satın alarak yatırım yapabilirler.
Bu bağlamdaki diğer bir strateji de borsada işlem gören fonlar aracılığıyla belirli bir emtia portföyünün değişimini yansıtan endekslere yatırım yapmaktır. Fiyatlar düşüyor olsa bile, çeşitli nedenlerle uzun vadeli beklentilerde artış olabilir.
Tüm bu yatırım stratejilerini biliyor muydunuz? Eksik olduğunu düşündüğünüz bir şey var mı?