Borsa
Faiz oranı, basitçe ödünç alınan paranın maliyetidir. Türkiye'de bu oranı belirlemekle görevli kurum, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'dır (TCMB). TCMB, borç alınan paranın vadesine göre farklı faiz oranları belirler.
Yüksek faiz oranları kredi maliyetlerini artırarak şirketlerin yatırımlarını daha az karlı hale getirir ve bu durum şirketlerin karlılığını olumsuz etkiler.
Düşük faiz oranları ise (örneğin 2015-2021 arasında olduğu gibi) şirketlerin aşırı borçlanma riskini artırabilir. İleride faiz oranlarının yükselmesi durumunda bu şirketler finansal zorluklarla karşılaşabilirler. Bu nedenle ideal olan, faiz oranlarının istikrarlı bir seviyede tutulmasıdır. Hatta mümkünse, bu istikrarlı seviyenin ortalamanın biraz altında olması daha faydalıdır.
Faiz oranları, ekonomiler üzerinde büyük etkisi olan merkez bankaları tarafından belirlenir. Bunların başlıcaları:
Faiz oranlarının yükselip düşmesinde birçok faktör rol oynar, ancak en önemli iki makroekonomik faktör enflasyon ve döviz kurudur.
Enflasyon, faiz oranlarının değişiminde en belirleyici faktördür. Bir ülkede enflasyon arttığında, reel getiriyi korumak için merkez bankası faiz oranlarını yükseltme eğilimindedir.
Merkez bankaları, döviz kurunu korumak için faiz oranlarını artırabilirler. Ancak bu durum, ekonomik durgunluğa ve uluslararası piyasalarda güven kaybına yol açabilir. Bu durum genellikle gelişmekte olan ülkelerde görülür ve faiz oranının para birimi ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisi nedeniyle piyasaları etkiler.
İstihdam ve ekonomik büyüme de faiz oranlarını etkileyen diğer faktörler arasındadır. Ancak bunlar, sadece enflasyon üzerindeki etkileri dolaylı olarak faiz oranlarını etkilerler. Ayrıca, faiz oranları piyasasının küreselleşmesi nedeniyle uluslararası gelişmeler de dikkate alınması gereken önemli bir faktördür.
Faiz oranları, genellikle "paranın fiyatı" olarak düşünülür, ancak aslında "zamanın fiyatı" olarak da görülebilir. Bunun nedeni, paranın daha pahalı olduğu dönemlerde yatırımcıların genellikle daha kısa vadeli ve hızlı getiri sağlayan projelere yönelmesidir. Çünkü bu dönemlerde yeni sermaye elde etmek daha zor ve maliyetlidir. Tam tersi durumda, yani sermaye maliyetinin düşük olduğu zamanlarda ise yatırımcılar daha uzun vadeli projelere yatırım yapma eğilimindedirler.
2008 Büyük Finansal Krizi'nden sonra, küresel çapta merkez bankaları parasal genişleme politikaları benimsedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da bu dönemde faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmayı hedefledi. Ancak 2018 yılından itibaren başlayan ekonomik dalgalanmalar ve artan enflasyon nedeniyle TCMB politika faizini kademeli olarak yükseltmeye başladı. Sonrasında ise faizlerde bir düşüş görüldü. Ancak özellikle 2021 yılından itibaren yaşanan yüksek enflasyon, 2023'de TCMB'nin politika faizini daha da artırmasına neden oldu.
Not: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz oranlarına ve tarihsel gelişimine bakmak için buraya tıklayabilirsiniz: "Merkez Bankası Faiz Oranları"
Faiz oranları düştüğünde, daha önce de belirtildiği gibi, para ve zamanın fiyatı da düşer. Bu durum, ucuz kredilerle yeni sermaye elde etmeyi kolaylaştırdığı için uzun vadeli projelere yatırımı daha cazip hale getirir.
Bu durumda, sabit getirili yatırım araçları, özellikle tahvil ve mevduatlar, ilk etkilenenler olur. Çünkü faiz oranları sıfıra yaklaştığında bu araçlar neredeyse hiç getiri sağlamaz hale gelir. Hatta 2021'de 10 yıllık Alman tahvillerinde görüldüğü gibi, bazı tahviller negatif getiriye bile sahip olabilir. Bu, yatırımcının Alman devletine borç para vermek için bir tür "prim" ödemesi anlamına gelir.
Öte yandan, düşen faiz oranları hisse senedi piyasaları için olumlu bir etki yaratır. Yatırımcılar, yeni sermaye elde etmenin kolaylaşmasıyla birlikte, uzun vadeli projelere yatırım yapma konusunda daha istekli hale gelirler. Bu da borsada yükselişe neden olur.
Bu senaryoda, teknoloji ve yenilenebilir enerji gibi uzun vadeli büyüme potansiyeli olan sektörler genellikle en yüksek getirileri sunar. Ancak, bu tür bir durumda dikkatli olmak gerekir. Çünkü aşırı yatırım coşkusu, finansal balonlara ve enflasyona yol açabilir. Bu durum, merkez bankalarını ekonomiyi soğutmak ve enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını yükseltmeye zorlar.
Şirket | Ticker | Sektör | |||
Tesla | TSLA | Teknoloji - yenilenebilir | |||
Rivian | RIVN | Teknoloji - yenilenebilir | |||
Nvidia | NVDA | Teknoloji | |||
Meta Platforms | META | Teknoloji |
Şirket | Ticker | Sektör |
Tesla | TSLA | Teknoloji - yenilenebilir |
Rivian | RIVN | Teknoloji - yenilenebilir |
Nvidia | NVDA | Teknoloji |
Meta Platforms | META | Teknoloji |
Faiz oranları yükseldiğinde, yatırımcılar için borsa daha az cazip hale gelir. Çünkü sabit getirili yatırım araçları ve mevduatlar gibi daha güvenli seçenekler, risk almadan daha yüksek getiri sunar. Bu durum, sabit getirili piyasalara olan talebi artırırken borsaya yapılan yatırımları azaltır.
Borsada genel bir düşüş yaşansa da, sağlam temellere sahip ve hızlı getiri potansiyeli olan bazı sektörler yatırımcılar için güvenli liman olmaya devam eder. Özellikle gıda, altyapı ve ilaç gibi temel ihtiyaçlara yönelik sektörler, makroekonomik koşullar ne olursa olsun genellikle iyi performans gösterirler. Çünkü insanlar her zaman beslenme, ulaşım ve sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyarlar.
Bu tür şirketler, ekonomik dalgalanmalardan genellikle etkilenmez ve hatta bazen olumsuz koşullarda bile iyi sonuçlar elde edebilirler. Bu nedenle "mavi çip" (blue chips) olarak adlandırılırlar. Türkiye'deki bazı mavi çip örnekleri şunlardır:
Şirket | Ticker | Sektör | |||
Akbank | AKBNK | Bankacılık ve Finans | |||
Garanti Bankası | GARAN | Bankacılık ve Finans | |||
İş Bankası | ISCTR | Bankacılık ve Finans | |||
Enerjisa Enerji | ENJSA | Enerji | |||
Petkim Petrokimya | PETKM | Enerji | |||
BIM Mağazalar | BIMAS | Perakende ve Gıda | |||
Migros Ticaret | MGROS | Perakende ve Gıda | |||
Koç Holding | KCHOL | Holdingler ve Yatırım Şirketleri | |||
Sabancı Holding | SAHOL | Holdingler ve Yatırım Şirketleri |
Şirket | Ticker | Sektör |
Akbank | AKBNK | Bankacılık ve Finans |
Garanti Bankası | GARAN | Bankacılık ve Finans |
İş Bankası | ISCTR | Bankacılık ve Finans |
Enerjisa Enerji | ENJSA | Enerji |
Petkim Petrokimya | PETKM | Enerji |
BIM Mağazalar | BIMAS | Perakende ve Gıda |
Migros Ticaret | MGROS | Perakende ve Gıda |
Koç Holding | KCHOL | Holdingler ve Yatırım Şirketleri |
Sabancı Holding | SAHOL | Holdingler ve Yatırım Şirketleri |
Yani mavi çipler genellikle BİST30 veya BİST100 şirketlerinden oluşur.
Faiz oranları, öncelikle şu faktörlerden etkilenir:
Faiz oranları yükseldiğinde, sabit getirili yatırım araçları daha cazip hale gelirken hisse senetleri daha fazla risk içerir. Ancak faiz oranları düştüğünde ise durum tam tersine döner ve yatırımcılar hisse senetlerine yönelir.
Faiz oranları, yatırımcıların kararlarını ve dolayısıyla piyasaları önemli ölçüde etkiler. Düşük faiz oranları, uzun vadeli projelere ve büyüme odaklı şirketlere yatırımı teşvik ederken, yüksek faiz oranları yatırımcıları daha güvenli limanlara yönlendirir. Bu nedenle, yatırımcıların faiz oranlarındaki değişimleri yakından takip etmeleri ve portföylerini buna göre ayarlamaları önemlidir.